Kartpostal #06 / 16.09.2015 - Çamlıhemşin

moyy mini

"Bazen sert bir rüzgar esebilir. O zaman boynunu eğmekten utanma, yeniden başını kaldıracağını yalnızca rüzgarın geçmesini beklediğini düşün." demişti sana daha önce de atıfta bulunduğum bir yazar.

Sen de hala merak ediyor musun, yıllar önce okuduğum bir sürü kitabın altını çizmek istediğim cümlelerini nasıl hatırladığımı... -üstelik o zamanlar kitapları çizmeye kıyamazken ve şimdi de buna üzülürken, neden mi yıllar önceki benden bir im, iz bulmak umuduyla okunmuş romanlarda çevirdiğim her sayfada bomboş bir okunmuşluğa rastladığımdan...-  Bu benim yeteneğim olmalı. Herkes bir yetenekle gelirmiş ya dünyaya, iyi bir konuşmacı olmamama rağmen, konuşmak istediği konularda gözleri ışıl ışıl titreyen, utanmadan bir Hamlet'ten, bir Beckett'ten bazen Tutunamayanlar'dan bir alıntı yapmamı sağlayan bu tuhaf yetenek... Yıllar sonra bile hatırlıyorum işte. Üstelik hafızam hiç de iyi değilken, hatta isimleri sıklıkla unutur ya da karıştırırken.

Galip Derviş her bölümde derdi ya: "Bu bir yetenek ve aynı zamanda bir lanet." belki öyle bir şey.
Unuttum bir an televizyon izlemediğini, benim her zaman sevdiğim türden cinayetli, takıntılı dedektifli zamanında biten bir diziydi.

Velhasıl, başımı eğdim. Rüzgar esiyor, ara ara kaldırıp rüzgarın gücünü hissetmek hoşuma gidiyor.
Ve bir ses konuşuyor içimden:
Bu da geçer Ya Hu! diyor, bu da geçer...

İnançla...
Y.

Yorumlar

Popüler Yayınlar